19 Nisan 2012 Perşembe

Temizlik...


Çamaşır suyu, krem ovucu, kokulu yüzey temizleyicilerden bahsetmiyorum.

Zihnimiz, bedenimiz, ruhumuz için temizlik yapmaktan bahsediyorum. Biraz kendi kendimize kalarak, günlük koşuşturmaya ara vererek, sadece 5 dakika ayırıp, sessiz, sakin bir köşede gözümüzü kapatıp ilkönce bulunduğumuz mekana geliyoruz duygu olarak.

Mekanı farkettikten sonra oturduğumuzu farkedip, mindere, koltuğa, sandalyeye ya da her neresiyse oraya değen yerlerimizi anlıyoruz. Bacaklarımız, sırtımız, kalçamız, ayaklarımız. Nasıl hissediyoruz?

Sonra nefesimize odaklanıyoruz. Alma-verme dengesinin ne kadar müthiş bir şekilde kendi kendine nasıl işlediğine hep şaşmış ve şükretmişimdir.

Yükselme-inme...
Yükselme-inme...
Yükselme-inme...

Sonra zihnimizden ne geçiyorsa kendimizi kalite kontrol elemanı gibi çalıştırarak o geçenleri engellemeden, onlara takılmadan, yürüyen banda koyarak etiketi yapıştırıp gönderiyoruz.

Sinirliysek kendimize sinirlenme demiyoruz.

Mutluysak o duyguya yapışmıyoruz. Etiketliyoruz, banda koyuyor, gönderiyoruz.

Kuşlar mı cıvıldıyor duyma diyoruz, karnımız mı gurulduyor acıkma diyoruz. Ne yesem diye düşünüp, plan yapıyorsak planlama diyoruz. İçimizden tabii ki.

Tamamen sessiz ve gözlerimiz kapalı bunu yapabildiğimiz kadar yapıyoruz. Hele birkaç gün üstüste yapabiliyorsak ne ala.

Deneyin bakalım neler oluyor?

Etiketler: , , , ,